23 Aralık 2017 Cumartesi

ŞOM AĞIZLI ATLILAR NEDEN BİTKİ ÇAYI İÇMEZ? YİNE DAYANAMAYIP CEVABI VERİYORUM.


 

     Belki de Obsesifos; neden 24 haftadır kayışın koptuğu halde kayışını yapıştırmıyorsun olmalıydı başlık. Aslında sorunun cevabı yakın dostunun Habeşistan'a taşınması olabilir. Habeşistan diye bir memleket var mı? Aslında var. Şöyle açıklamalıyım: Eğer Somali'nin adının Habeşistan olduğu zamanlarda herhangi bir kimse buradan, ki burasının adı da Roma İmparatorluğu olmalı, oraya, ki az evvel orasının neresi olduğunu açıklamaya başlamıştım, gitmeye kalksa, buna süvari olarak yelteneceği için, o buradan oraya gidene dek, orasının, yani Habeşistan'ın adı değişerek, Somali olurdu. Peki Obsesifos, günümüzde atla uçarak buradan, oraya gidilebilir mi? Mümkün değil. O teknoloji 2 bin yıl önce vardı. Şimdi atlar uçamaz ama uçaklar uçabilir. Peki sen, Obsesifos, arkadaşın aslında Etiyopya'ya gittiği halde, niçin Somali'den bahsediyorsun? Cevap veriyorum Obsesifos, bilmiyorum.
    Kendimi herkesten akıllı zannettiğim zamanlar sürerken, absürd'e aşık olup, hep absürd yazmak istediğimi hatırlıyorum. Aşk olunca Obsesifos, insana bir cesaret gelmiyor değil. Bu türe çıkma teklif ettim ve o da teklifimi kabul etti. Sonra kendimi herkesten akıllı zannettiğim zamanlar (birden fazla, bükülebilen ve 78 boyutlu zamanlar) artık sürmemeye başlayıp, herkesi kendimden daha salak zannettiğim zamanlar sürmeye başladı. İşte bu zamanlar (bak Obsesifos, yine zamanlar) etrafımdaki insanların (ki bu insanlardan biri de Habeşistan'a gidiyor) genel yer değişikliklerini not alarak da kendimi yormaya hiç gerek görmeden absürd yazılabileceğini fark ettim. Kendi normal şartlarımda, aslında gerçekçi yazıyor oluşumun, başkalarının normal şartlarında absürd algılanıyor olması bence çok gerçekçi bir şey. Herkesin arkadaşı Batı tipi demokrasilerin şehir merkezlerine giderken, benim arkadaşlarım iş gereği hep Afganistan, Kuzey Irak gibi yerlere gitti. Neden? Cevap veriyorum Obsesifos, bilmiyorum.
   Konu aslında hamileliğimin 24. haftasında, kayışımın iki ucunun birbirine değmediğini anlamamdı. Ve elbette ki şom ağızlı atlıların neden hiç bitki çayı içmediği ile ilgili kafa yoruyordum. Yok. Hiçbir yerde, herhangi bir kanıt yok. Eğer bir kimse, "atlı" olmak için gerekli şartları sağlıyorsa, aynı zamanda, şom ağızlıysa, ki at üzerinde mi şom ağızlı yoksa at üzerinde değilken de mi şom ağızlı bu gayet yapısalcı bir kuram tartışmasının konusudur (ve ama yine de unutma ki kendine acı çektirmek istediğin zaman göstergebilim okuyorsun Obsesifos) (herkes mesajı aldı Obsesifos, sen sapyotransseksüel bir kimsesin.) Ne diyorduk, hah, bir atlı diyelim, (tam da bu noktada beyin soğanımda şu beliriverdi ki, bir atlı, aynı zamanda, "bir insanlı"dır çünkü meseleye at odaklı da bakabilmek  pekala mümkündür. Şom ağızlı bir süvari, bitki çayı içer mi? Cevabın evet mi? bana kanıtını göster Obsesifos. İnternette yaptığım araştırmalar neticesinde, arkadaşları tarafından "şom ağızlı" olarak nitelendirilen herhangi bir kimsenin, bitki çayı içerken çekilmiş bir fotoğrafına ya da videosuna yahut yapılmış bir tablosuna rastlamadım. Her şey internet değil dediğini duyar gibiyim Obsesifos, sıkı dur. Nazari dikkatimi gündelik hayata çevirdiğimde internetten, bir tane at'a rastlamadım. Bu, elbette çözümlememin en heyecanlı yerinde beni örseledi. Fakat civarımda at'a benzeyen kimseler de yok değil. Hem de bu kimseler şom da ağızlı biliyor musun? Diyelim ki zorluyorum; kanırtıyorum diyelim, bu atımtrak kimseler de bitki çayı içmiyor?
     Diyeceksin ki tüm bunlar nereye bağlanacak.. (ahıra evet.) Bir şeyin derinliği, uzunluğu, genişliği var ise, başlangıcı ve sonu da muhakkak olmalı değil mi? Başlangıca yetişemedim. Bir kaç milyor sene geçmişti ve fakat hayatımda kreş ve anaokuluyla başlayan süreçler, sevinçler, korkular, üzüntüler, kısacası her şeyler bitmeye programlıydı. Ömürler de, bitki çayları da, atlar da. Ben tam aradığım boyuta yaklaşmışken bu Habeş Kralı arkadaşım dedi ki "hayır, başlangıcı ve sonu olmadan da diğer ölçülere sahip olabilir -şey- dediğin." İşte bütün kurduklarım gidiverdi. Ama olsun, bu da geçer nasılsa. Mesela askerlik de bitti. Ben Obsesifos, askerliğimi Mardin lejyonunda kısa dönem süvari tümgeneral olarak yapmıştım. "Bir keresinde komutana üzerimizde bir ağırlık var komtanım -evet, komtanım- kurşun döktürelim dediğimde 15 dakika sonra üzerimize yağan mermilerin  ardından (ki mermilerin imal edildiği maden kurşundur) komtan bana, "bir daha benim nöbetimde 5 metrekarelik radyusumun içine girersen seni öldürürüm şom ağızlı pezevenk" demişti. Şimdi bak bak, nereye bağlıyorum lafı,
Demek ki mesele bitki çayının bulunmamasında. Yoksa içerlerdi diye düşünüyorum. Kanıt arayışım dört nala sürecek Obsesifos, sen hiç merak etme. Arada mesir macunu, pekmez filan ye. Seni çok seviyorum Obsesifos, bayılıyorum sana.

General Carl Vaşak Dokuzyılsavaşları
Kongo Tanrısı,
Kongo Vaşakları Onursal Başkanı,
Etiyopya Fahri Tanrısı ve Tanrı Vekili.
Muck.