16 Ağustos 2015 Pazar

Sessiz Sinemanın Önlenebilir Alçalışının Günümüze Etkisinin Sosyolojik Çözümlemesi.


2013 yılında kendini kaybetmiş bir at, evet bir at, komşu çiftliğin çitlerini aşarak kızışma dönemindeki 5 safkan atı ve bir eşşeği iğfal etti. At'ların sahibinin zararı trilyonu buluyordu çünkü halis İngiliz safkanlarının genetiği ve performansları mahvolmuştu. At, aslında diğer at'ları zikmemişti. At, adamın istikbalini bandozlamıştı. Üstelik at'ın kendisi hiç de safkan değildi. Dolayısıyla at'ın sahibi de hiç mi hiç safkan olamamıştı. Umursamaz bir çobandı. Zikilen at'lar ise durumdan pek bir heyecan, keyif ve doyum almış gibi kişniyordu.
Elimde çekirdek varken sessiz sinemanın neden tutmadığını bu şekilde irdelemeye çalıştım. Zor oldu bu irdeleme. Çünkü Obsesifos Bipolarus olarak, kendime ve diğer 37 kendime karşı bazı sorumluluklarım var. Elimde bir çekirdek tanesi varsa eğer, öbür elimde de bir çekirdek tanesi olmalı. İkisini de aynı anda yemeliyim. Yoksa uğursuzluk gelebilir. At'larıma atlayabilir başka at'lar. Eşeklerime de atlayabilir başka at'lar ya da at'larıma atlayan at'lar. Atlamayan atlamaz, eğer iki elimde de çekirdek tutarsam. Şu an hiç at'ım yok. dolayısıyla benim at'larımı kimse paftikleyemez. Çünkü benim at'ım yok. Konu hazır at'lardan açılmışken değinmeden geçemeyeceğim bir şey daha var.
90'lar Türk pop müziği ya da hafif müziği pek çok değerli müzisyen kazandırmışsa da ülkemize, başka ülkelere hiçbir şey kazandıramamıştır. Ayrıca teknolojik gelişmelerin klavye üzerinde boku çıkarılmıştır. Tadında bırakılmalıydı. Her yeni ses teknolojisi yeni çıkan şarkılarda denenmez. Bu arada aklıma geldi; eşek, safkan bir İngiliz eşeği değildi. Bir Çankırı eşeğiydi. Yani o alışık.
Sessiz sinema, insanın canı sıkıldığında ve isim-şehir oynayacak gerekli malzeme bulunamadığında oynanabilen pek zevkli bir oyundur. Oynayacak kimseyi bulamadığımda ben kendi kendime oynarım.

Bugüne kadar hiç kazanamadım.

Obsesifos Bipolarus.

Not: Belkıs Akkale'ye teşekkürlerimle..